info@drtolgaoguzhan.com

Dolgu

Dolgu işlemi, estetik cerrahi ve dermatolojide sıkça kullanılan bir işlem olup, ciltteki kırışıklıkların ve çizgilerin düzeltilmesi için kullanılır. Bu işlemde, dolgu maddesi cilt altına enjekte edilerek derinin dolgunlaştırılması ve gençleştirilmesi sağlanır. Dolgu maddeleri genellikle hyaluronik asit, kalsiyum hidroksiapatit veya poli-L-laktik asit gibi biyokompatibl maddelerden oluşur. Dolgu, yüz hatlarının belirginleştirilmesi, dudakların dolgunlaştırılması, yanakların kaldırılması gibi çeşitli amaçlarla kullanılabilir. İşlem genellikle hızlı, etkili ve minimal invaziv bir şekilde gerçekleştirilir.

Dolgu Uygulamaları Ne Işe Yarar?

Dolgu uygulamaları, çeşitli estetik amaçlar için kullanılan bir yöntemdir. Enjekte edilen dolgu maddeleri, deride hacim oluşturarak çizgilerin ve kırışıklıkların düzeltilmesini sağlar. Ayrıca, çeşitli çöküklük ve hacim kayıplarının giderilmesi, akne ve travmatik izlerin azaltılması, yüz konturlarının düzeltilmesi ve derinin nemlendirilmesi gibi farklı amaçlarla da kullanılır. Dolgu uygulamalarında en sık tercih edilen dolgu maddesi hyalüronik asit içeren dolgulardır. Hyalüronik asit, deride doğal olarak bulunan bir bileşik olup, deriyi nemlendirir ve hacim kazandırır. Dolgu uygulamaları genellikle uzun süreli sonuçlar sağlar ve hyalüronik asitin kalıcılığı 6 ile 18 ay arasında değişir. Bu yöntem, kaş kaldırma, göz altı çukurluğunun düzeltilmesi, dudak şekillendirme, nazo-labial çizgilerin azaltılması, elmacık kemiğinin belirginleştirilmesi, çene hattının belirginleştirilmesi, burun kaldırılması gibi çeşitli estetik amaçlar için kullanılır.

Dolgu Hangi Bölgelere Uygulanır?

Dolgu estetiği, yüzdeki çeşitli bölgelerin düzeltilmesi ve estetik görünümün iyileştirilmesi amacıyla kullanılır. Kaş şekillendirme için, botulinum toksin enjeksiyonu tercih edilse de bazen dolgu enjeksiyonu da gerekebilir. Dolgu uygulamaları, kaşların düşmesinde rol oynayan şakaklara da yapılarak kaşların kalkmasına ve yorgun görünümün düzeltilmesine yardımcı olur. Gözyaşı oluğu deformitesi adı verilen bölgedeki çökme ve göz altındaki koyu gölgelenme sorununu düzeltmek için dolgu uygulamalarından faydalanılır. Ağız çevresindeki ince kırışıklıkların giderilmesi için ise botulinum toksini ve hyalüronik asit içeren dolgu kombinasyonu kullanılır. Dolgu uygulamaları, kalsiyum hidroksiapatit ve polikaprolakton içeren dolgular kullanılarak uzun süreli lifting etkisi sağlayabilir. Nazolabial olukların azaltılmasında yanak ve orta yüz bölgesine dolgu uygulaması yapılırken, dudak dolgusu için vermilyon sınırı, kırmızı dudak bölgesi ve filtrumlar gibi önemli bölgeler dikkate alınır. Dudak dolgusuyla dudağa hacim kazandırılırken doğal bir görünüm ve dudak hareketlerinin korunması önemlidir. Dolgu uygulamaları, kişinin ihtiyaçlarına ve isteklerine göre farklı bölgelere uygulanır, bu nedenle uzman bir doktor tarafından yapılan detaylı bir değerlendirme ve planlama önemlidir.

Dolgu Uygulamalarında Olası Yan Etkiler Nelerdir?

Dolgu uygulamaları sonrasında genellikle hafif ve geçici yan etkiler görülebilir. Bunlar arasında bölgede kısa süreli kızarıklık, hafif morarma, şişlik ve hassasiyet yer alır. Bu etkiler genellikle birkaç gün içinde kendiliğinden geçer. Nadir durumlarda, dolgu maddesinin enjekte edildiği bölgede enfeksiyon gelişebilir. Enjeksiyon işlemi sırasında sinirlere zarar verme riski bulunsa da, bu risk düşüktür ve genellikle geçicidir. Yanlış uygulama veya uygun olmayan dolgu maddesi seçimi durumunda asimetri, düzensiz dolgunluk veya nodüller gibi kalıcı yan etkiler ortaya çıkabilir. Bu nedenle, dolgu uygulamaları konusunda deneyimli ve uzman bir doktor tarafından yapılması gerekir.

Yüz Dolgu Maddeleri Nelerdir?

Yüz dolgu maddeleri arasında en sık kullanılan biyolojik dolgu maddeleri hyalüronik asit ve kolajendir. Hyalüronik asit, cildin doğal bir bileşeni olan bir moleküldür ve ciltte elastikiyet ve nem dengesini sağlar. Dolgu maddesi olarak kullanıldığında, cilde hacim ve dolgunluk kazandırır, kırışıklıkları ve çizgileri düzeltir. Hyalüronik asit dolgularının etkisi geçicidir ve genellikle 4-8 ay arasında sürer. Kolajen ise cildin yapı taşlarından biridir ve cildin sıkılığını ve elastikiyetini sağlar. Sığır veya otolog kaynaklı (kişinin kendi dokusundan alınan) kolajen dolgular yaygın olarak kullanılmaktadır. Kolajen dolguları cilde hacim ve destek sağlar, kırışıklıkları düzeltir ve gençleştirici etki sağlar. Ancak kolajen dolgularının etkisi de geçicidir ve yaklaşık olarak 3-6 ay sürer. Bunların yanı sıra, sentetik dolgu maddeleri de kullanılmaktadır. Polikaprolakton gibi sentetik dolgular, cilde hacim kazandırarak kırışıklıkları ve çizgileri düzeltir. Bu tür dolguların etkisi daha uzun sürebilir ve genellikle 1-2 yıl arasında sürer. Her bir dolgu maddesinin farklı özellikleri, avantajları ve dezavantajları bulunmaktadır. Dolgu maddesi seçimi, hastanın ihtiyaçları, tercihleri ve doktorun önerileri doğrultusunda yapılmalıdır.

Kolajen Dolgu Nedir?

Kolajen dolgu, yüzün bazı bölgelerindeki hacim kaybını ve yaşlanma belirtilerini azaltmak için kullanılan bir dolgu maddesi türüdür. Bu dolgu maddesi, özellikle dudaklar, elmacık kemikleri ve çene hattı gibi bölgelerdeki kırışıklıkların ve çöküntülerin düzeltilmesinde etkilidir. Kolajen dolguları, cildin doğal bir bileşeni olan kolajen molekülleriyle doldurulmuş maddelerdir. Kolajen dolguları genellikle biyolojik veya emilebilir dolgu maddeleri olarak sınıflandırılır. Bu tür dolgular, cilde hacim ve destek sağlar, kırışıklıkları doldurur ve cildin gençleşmesini sağlar. Ancak kolajen dolgularının etki süresi geçicidir ve genellikle üç ila dört ay arasında değişir. Kolajen dolgularının etki süresi kişinin yaşam tarzı ve alışkanlıklarından etkilenebilir. Örneğin, sigara içmek veya aşırı güneşe maruz kalmak gibi kötü alışkanlıklar, dolgunun etki süresini kısaltabilir. Bu nedenle, sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek, cildin genç kalmasına ve dolgunun etkisinin daha uzun süre devam etmesine yardımcı olabilir.

Yüz Dolgusu Kalıcı Mıdır?

Biyolojik dolgu maddeleri ile yapılan yüz dolgusu kalıcı değildir. Bu dolguların etkisi genellikle 6 ila 9 ay arasında sürer. Zamanla, dolgu maddesinin vücut tarafından emilmesi ve etkisinin azalması nedeniyle yüzün eski görünümüne dönmesi beklenir. Dolgunun etkisinin tamamen kaybolmasını beklemeden, genellikle 4-5 ayda bir tedavinin tekrarlanması önerilir. Yüz dolgusunun geçici olması birçok avantaja sahiptir. Öncelikle, kişilerin tercihlerine ve beklentilerine göre dolgu miktarı ve şekli ayarlanabilir. Bu, doğal ve dengeli bir sonuç elde etmek için önemlidir. Ayrıca, dolgu maddelerinin geçici olması, kişinin yüzünün doğal yaşlanma sürecine uyum sağlamasını ve zamanla değişen ihtiyaçlara cevap vermesini sağlar. Geçici dolgu maddeleri, vücudun kendi doğal süreçlerine bağlı olarak emilir ve yok olur. Bu da, yan etkilerin geri dönüşlü olmasını ve müdahalenin geri alınabilmesini sağlar. Dolgu uygulamasının sonucundan memnun olmayan kişiler, etkilerin tamamen kaybolmasını beklemek yerine, dolgu erimesi hala devam ederken düzeltme veya düzeltme işlemleri için doktorlarına başvurabilirler. Sonuç olarak, yüz dolgusu geçici bir tedavidir ve etkileri zamanla azalır. Bu nedenle, düzenli takip ve tekrarlayan tedaviler önerilir. Dolgu maddeleri ile yapılan işlemlerden maksimum fayda elde etmek için deneyimli bir doktora danışmak önemlidir. Uzman doktorlar, kişiye özel bir tedavi planı oluşturarak, doğal ve genç bir görünüm elde etmeye yardımcı olurlar.

Kimler Yüz Dolgusu Yaptıramaz?

Yüz dolgusu yaptırmadan önce belirli durumlar ve sağlık koşulları dikkate alınmalıdır. Dolgu maddelerine karşı doğrulanmış alerjisi olan kişiler yüz dolgusu yaptıramazlar. Ayrıca, hamilelik veya emzirme döneminde olan kadınlar da yüz dolgusu işleminden kaçınmalıdır. Pıhtılaşma bozukluğu olan bireyler, yüz dolgusu işlemi için uygun adaylar değildir. Bunun nedeni, enjeksiyon bölgesinde kanamaya ve diğer ciddi komplikasyonlara neden olabilecek bir risk taşımasıdır. Enflamasyon veya enfeksiyon mevcut olan bölgelerde yüz dolgusu yapılması da önerilmez. Bu durum, enfeksiyon riskini artırabilir ve sonuçta istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Otoimmün cilt veya bağ dokusu bozukluğu olan bireyler, yüz dolgusu uygulaması için uygun adaylar değildir. Bu tür hastalıklar, bağışıklık sisteminin vücudun kendi dokularına saldırmasıyla karakterizedir ve dolgu maddeleriyle ilgili komplikasyon riskini artırabilir. Ayrıca, yüz dolgusu yaptırmadan önce kişinin genel sağlık durumu da dikkate alınmalıdır. Doktor, hastanın sağlık geçmişini ve mevcut ilaç kullanımını değerlendirecek ve en uygun tedavi planını belirleyecektir. Dr. Tolga Oğuzhan, dolgu uygulamalarında en son teknikleri kullanarak hastalarına estetik açıdan doğal ve dengeli sonuçlar sunar. Kişiye özel bir yaklaşım benimseyerek, hastanın ihtiyaçları ve beklentileri doğrultusunda tedavi planı oluşturur.

Biz Sizi Arayalım